5 Haziran 2010 Cumartesi

sokakta..(1.kısım)

başlangıç..başlamaya karar verme ve yola çıkma,güvende olma hissi ve bu turdan zevk almaya çalışma işte bunların hepsini seni alacak ilk araba belirler..ilk araba gerçekten çok önemli geçen seneki turumda da ilk araba beni heycanlandırmış ve zorlamıştı, çizmiş olduğum rotamda ilerleme kararımı olumsuz etkileyebilir ve beni eve gönderebilirdi ama benim eve gitmeye hiç niyetim yoktu zaten bir evimde yoktu, ki beni yolla çıkaran hiç bir yere ait olmama aynı zamanda heryer benimmiş gibi davranma düşüncesiydi..ve ilk arabam durdu..
 rotamda artvin şavşatan başlayıp her şehirde birgün kalmak kaydıyla ardahan,kars,ığdır,ağrı -doğubeyazıt,van- erciş,bitlis ahlat-tatvan,muş,bingöl -solhan,elazığ,diyarbakır,batman-hasankeyf,şırnak ve gaziantep i dolaşmaktı.aslına siirt e vardı rotamda ama çok ters düştüğünden gidemedim,doğuda gitmediğim tek şehir olarak o kaldı:)

burası şavşat ardahan karayolu gerçekten mükemel bi yol
her taraf yemyeşil ağaçlar ve bulutarla kaplı. şavşata kadar belde arabasıyla geldim.
 
kendi kendime ilk fotoğraf çekme denemem.bir süre bu yolda yürüyerek devam ettim.saat sabahın 8 gibi pek geçen araba da yok zaten,ama bu benim hiç umrumda değildi yola çıktığım andan itibaren kendimi acaip rahatlamış ve huzurlu hisediyordum..


 bir süre bekledikten sonra bir doblo beni aldı.artvinde ki zetsüt fabrikasının sahibiymiş karsa gidiyorum istersen seni de götürebilirim dedi ardahana gidiyorum beni oraya bırakırsan yeterli dedim..yolda durup bi arkadaşını daha aldıktan sonra ardahana doğru devam ettik.şavşat ardahan yolu en beğendiğim yollardan biri oldu öyle yollar varki adeta bulutların üstündesiniz ve etrafınızda mükemel bir doğa,insan bi an ne tarafa bakacağını şaşırıyor..işte otostopla gezmenin olumsuz bir yanı istediğiniz yerde durup, biraz zaman geçirip bir kaç fotoğraf çektirme gibi lüksünüz yok..

 burası ardahan kura nehri beni şavşatan alan araba ardahanda bırakıp yoluna devam etti.amcamlar balık tutuyordu.yanlarına gidip abi burda balık varmı dedğimde var dedi ama yanlarında hiç balık görmedim zaten amaçları balık tutmak değilde oturup sohbet etmek gibi geldi bna..
 ardahan kalesinin girişi şehre girdiğinizde hemen gözünüze çarpıyor.kalenin kapısı kilitli olduğundan içeri giremedim bnde etrafında dolaşmaya karar verip..
 yürümeye başladım.kalenin etrafındaki surlar çok sağlam ve dimdik bu daha önce gördüğüm hiçbir kale sur una benzemiyor.abi fotoğraf çektiğimi görünce atın önünü kaldırdı ama ben o pozu çekemedim:)
tezek kokusunu hisedeceksin!:D.özellikle kalenin etrafı bunlarla kaplı..

kalenin arkasına geçtiğimde kaz otlatan iki kardeşle(gökhan-kadir) karşılaştım.çok tatlı çocuklar öğretmen olduğumu öğrenince daha bi yakın davrandılar bna bir süre takıldım onlarla..

ardahan ve kura nehri ayaklarımın altında..gökhana fotoğraf çekmeyi öğretikten snra bi pozu çekebildik..zaten yoldayken karşılaştığım herkese özellikle fotoğraf çektirmek istiyorsam makineyi verip fotoğraf çektirmeyi öğretiyorum zor olsada bnm ilerde hatırlayacak güzel karelerim oluyor onlarda bi şi yaparken mutlu oluyorlar..
  ve makineyi yere koyup beraber bi foto çektik,daha sonra çantamda kendim için ayırdığım biskiremi onlara verip ordan ayrıldım,normalde..
 herzaman yolda çocuklarla karşılaştığımdan çantamda mutlaka çocuklar için birşeyler taşırım bu genelde 3-4 tane albeni olur, aslında gezdiğim yerlerde ufak tefek hediyelerde alıp karşılaştığım insanlara vermekten onları ufak şeylerle mutlu etmekten büyük bi mutluluk duyarım.şuan çantamda..
bir kaç tesbih var öğrencilerimden alıkoyduğum:)sohbeti hoş iki amacaya hediye edilmek üzere bekliyorlar.kaleden ayrılıp şehir merkezine doğru yola koyuldum..
  tekrar kura nehrinin üstünden geçtim çok güzel görünüyor ama gerçekten bunu fotoğrafa yansıtamıyorum..
 ardahan merkezde T şeklinde iki ana caddesi var..havada bu arada kapalı ve hafif yağışlı.

bu da diğer cadde.oldukça küçük bi şehir kendi halinde sesiz ve sakin.yalnız..
 
halkı çok samimi ve cana yakın en azından benim karşılaştığım herkes öyleydi.adresi sorduktan sonra abiyle bir süre sohbet ettik ve bana bi çay ısmarladı.samimi bi dostluk ve sıcak bi çay ii geldi.bu arada..

  
karşılaştığım herkesten ardahan hakında bilgi topluyorum.genelde tura çıkmadan önce küçük bi araştırma da yaparım ama plansız çıkmak çok daha güzel hem oranın halkıyla kaynaşmanı sağlıyor hemde gerçekten bir çok kitaptan ve internet sitesinden erişemeyeceğiniz bilgilere sahip oluyorsunz..

 , burası ardahan şehir kulübü eski bir devlet binası eskiden beri önemli toplantılar yapılıp önemli kararlar alınırmış..
 parkta biraz dinlenirken..bu kareyi çektirmek için makinemi verdiğim gence ndense makineyi verdikten sonra bir pişmanlık aldı sanki bi psikopata verdim makinemi elemanda böyle bi öfke bi sabırsızlık var hızlı hızlı sigara içiyor falan,bana kars yol ayrımını göstermesini istedim bir süre sohbet etikten sonra birader hayırdır dedim sende bi gariplik var birden suratı değişti bi tebesüm aldı abi sorma ben öğrenciyim burda cafede kızla buluştum babası asker kulağına gitmiş silahla cafeyi basıp beni buraya kadar kovaladı istersen karsa gelebilirim deyince bni bi gülme aldı,hemen değiştim,ortak ben gazeteceyim bunu yazıcam dedim abi gözünü sevim yapma bi fotoğrafını da çekip artık işin bitti dedim..
 sonra şaka yaptığımı söyleyerek bana yolu göstermesini istedim.beni bu levhalara o getirdi.ardahanı öğlene kadar gezdikten sonra sanırım gezecek başka bişey kalmadı bnde geceyi karsta geçirmeye karar verdim.yalnız iki tarafında karsa gidiyor olması beni biraz zorlayacaktı.hangi taraftan gitsem acaba..
 bu gezim süresince çektiğim en güzel fotoğraf bna göre.ardahanda ayrıdıktan snra bi yol seçip kars yolunda devam etim ısız bi yerde kaldım araba geçmiyor sıcak var sonra aklıma bi fikir geldi fotoğrafı yere koyup bi otostop pozu çekebilir miyim diye makineyi koyup yerime geçtim tam çekerken görüntüdeki araç geçip durmaz mı yani yerde oturup durdurduğum ilk ve tek araç o0lacak galiba hemen koşup makinemi alıp araca bindim ve makineme baktığımda bu kare çıkmıştı..
 evet bu beni alan transit ardahanlı bi baba oğul.amacam 65 yaşını gösteriyormu buda ardahanın iklimnden olsa gerek.amcam zaten yol boyunca hiç suratıma bakmadan benimle sohbet etti.cok cana yakında ben kendisine elinde tutuğu tespih i hediye ettim.
burda da makineyi koyup bi poz çekelim dedim tabi ben yerimi alamadan benim akıllı makinam çekim yapmış..

beni ardahanın bilçesinde yine yol kenarında bi yere bıraktılar bu arada indiğimde yağmur başladı iyi ki yanımda yağmurluğum vardı yağmurluğumu giyip otostp çekmeye devam ettim.10 dk bi araba anca geçiyordu onlarda çok hızlı ilerliyordu.yaklaşık..
 
bi yarım saat yağmurun altında kaldıktan sonra bi kamyon beni aldı.daha önce hiç yağmurda kalmamıştım daha önce bu durumu düşündüğümde yağmurda mutlaka daha avantajlı olurum diye düşünmüşütüm,yanıldım..

 
aslında çoğu kişi tırcılar dan ve kamyonculardan yada onların araçlarına binmekten korkar aslında bnde bu konuda tedarikli davranmaya çalışırım çok zor durum da kalmadıkça kamyona yada tıra binmem bu sadece güvende olmak için değil hem çok yavaş ilerlerler hemde fazla konforlu değilerdir diğer araçlarla daha hızlı ve daha rahat bi seyahat yapamak daaha güzeldir..

 saat 14:00 gibi kars taydım.hemen gözüme bi lokanta kestirdim açlıktan ölemek üzereydim hemen kuşbaşı siparişi verdim bu arada karsta öğremnlik yapan arkadaşım maliyi arayıp lokantanın ismini verdim kıpırdama hemen geliyorum dedi.telefonumu da jarza takıp mali gelinceye kadar kuşbaşının tadını çıkarmaya başladım..

mali geldi biraz hasret giderdikten sonra karsı dolaşmaya başladık..
karstaki bi parktan yapay şelale..
 karstaki park, ismi bu ismini hatırlayamadım:)
 bir sürede burda dolandık..

ucubeyi görebilirm sandım ama sadece ayakları kalmış.beni o konuda rahatsız eden yapılışının ve yıkılışının 720 milyara mal olması ve ortada hiçbirşeyin olmaması..
  bna yemek ısmarlamak için para çekiyor sanırım..

saolsun maliyle karsı bir güzel gezdik.kars gerçekten hoşuma gitti.
   
kışını görmedim ama geniş kaldırımlar ,geniş yollar , düzenli binalar ve sosyal kültürel imkanlar gerçekten benim hoşuma gitti..

 karsın eski evlerinden bi görüntü sanırım terkedilmişti..
  
eğer maliyle beraberseniz tokluk nedir bilmezsiniz.10 dk bir acıktınmı diye soruyor.
acıkmadım ama hadi tatlı yiyelim dedim o piza yerken bnde dondurmalı tatlıyı götürdüm..
 kars kalesi.hava bi yağıyor bi duruyor tabi gezme işini sıkıntıya sokuyor..
havariler kilisesi..
 tabi şuan cami olarak restore edilmiş..
.
çok güzel bi klise gerçekten gerçi benim en çok hoşuma giden van gölünün üzerindeki akdamar klisesi çok daha büyüleyici..
bi alışveriş merkezine girdik tuhaf olan araba malzemelerinin satılığı yerde adam dövmelik sopaların da bulunması(mutlaka araçta bulunması gerekiyor diye koymuşlar galiba:)
  
yolda yanıma sınırlı kıyafet aldığımdan eksiklerimi yol boyunca karşılıyorm.
çok yoruldum bi an önce geceyi geçireceğim yere gidip dinlenmek istiyorum..
eve geçip biraz dinledikten sonra akşama doğru dışarı çıktık.
aslında bu bi saat kulesi ama benim makine sadece saati çekebildi..
 
 .
 bu tablo hoşuma gitti bi lokantada asılıydı herkes istediği şeyi peçeteye yazıp asabiliyor genelde sevgiliye duyulan aşk var..

bu akşam iki lokantaya gittik birinde sadece çorba içitk bir süre dolandıktan sonra bu lokantada da kanat ızgarayı götürdük..


 karsta geceyi geçirdikten sonra sabah erkenden maliyle vedalaşıp bi gece daha kalmam için çok ısrar etmesine rağmen onu okula gönderip ordan ayrıldım ve kendisinden yine karsta görev yapan hurişanın okul adresini aldım hurişanı da görüp ordan ığdıra doğru yola koyulacaktım..

 sabah hurişanın okuluna gitiğimde odasında yoktu aradım geç kaldım geliyorm dedi saolsun gelirken kahvaltılık bi şeylerde getirmişti rehberlik servisinde güzel bi kahvaltı yapıp bir süre sohbet ettik. bana.
 okulunu gezdirdikten sonra ordan ayrıldım.yolunu nasıl bulacaksın diye sordu merak etme dedim karşıma çıkan ilk kişiye ığdır ne tarafta diye sordum aslında bu benim yol bulmada temel prensibimdi tabi bi haritamda var ama pek yeterli olmuyor..

okuldan çıktıktan sonra ilerde kahvaltı yapan tren yolu işçilerini gördüm hemen yanaşıp ığdıra nasıl gidebilirim diye sordum.tarif etiller biraz sohbet ettikten sonra kahvaltıya davet ettiler bnde ığdırı bi tarafa ..

bırakıp oturup onlarla sohbet etim.gariban ,saf ve temiz insanlar gerçekten böyle insanlarla oturup sohbet etmek onların hikayelerini dinlemek çok hoşuma gidiyor ve aynı zamanda beni derinden etkiliyor..
biraz oturduktan sonra saat 09:30 geliyordu bn kalkmalıyım deyip ordan ayrıldım tabi giderken tandır ekmek arası peynirimi de aldım.çantamdaki meyve suyunuda çıkarıp karnımı iyice doyurdum..

yoldayken ne bulursan yemelisin çünkü bi sonraki yemeğinin ne zaman olacağı hiç belli olmaz ki ben herzaman çantamda beni bir gün tok tutacak yiyeceğimi taşırım.bu genelde biskrem ve süt olur..
   
bi araç beni alıp karsın çıkışına kadar bıraktı.burda bir süre bekledim.sonra başka bi arabayla kars ın ilçesi olan digora kadar gittim..
 
burası digor un bir kaç km ilerisi digor içerde kalıyor oraya gidemediğim için yolda bir süre ilerledim..
sadece ben ve uzunca bir yol insana ait başka hiçbirşey yok insanı bazen korkutuyor ama ben uzaktaki çoban köpekleri dışında hiçbir konuda kaygı yaşamıyordum.acaba bna doğru yönelseler ne yaparım diye uzunca bir süre planlar yaptım..

yaklaşık yarım saat yürüdükten sonra kars ın yaylalarında boylu boyunca otlanan inekler bna ne işin var kardeşim bu dağda der gibi bakış fırlatılar..
 
bir süre sonra geçen bi tır bni aldı.onlara karşı ön yargılı olsakda onlardan anladığım kadarıyla başka birini arabalarına almak onları yalnızlıktan kurtararak sosyaleşmelerini sağlıyor.bu nedenledir ki bindiğim tüm araçlarda ki şöförler hiç durmadan konuşup duruyorlar bunun aksine sivil bi aracın seni alması sadece yardım etme maksatldır..

 bir süre yolumuza devam etikten sonra yolda beklerken benim önümden geçip beni almayan otobüsün bozulduğunu gördüm.bizden yardım istediler bizde sağa yanaşıp durduk bnde araçtan inip birine yanaştım..

 emekli öğretmenlerden oluşan bi turmuş zonguldaktn başlamışlar doğu beyazıta kadar gideceklermiş.öğretmen olduklarınden kısa sürede hepsiyle kaynaştım. beni almadığnzdan aracınız bozuldu dedim gülümsediler.ne yapyorsn niye okulda değilsin söylemleri falan hemen, izinliyim dedim otostopla türkiye yi geziyorum isterseniz sizde bna katılın çok daha renkli bi gezi olur:) deyince bizden geçti oğlum falan dediler:)..

araçalrının arızasını bizim şöför giderdiken sonra onlarla vedalaşıp ordan ayrıldım.ve biz abiyle ığdıra doğru yolumuza devam ettik..
 
bunlar ığdıra giderken çektiğim görüntüler.dedim ya tırlarda sevmediğim şey çok yavaş olmaları gerçi etrafı seyrde seyrede gidiyorsunuz hem içinde bulunduğun bi taşıtın olması herzaman iidir..

 dışarda olmaktansa kendimi bi aracın içindeyken daha güvende hisederim.içeridekilerle bi bağ kurmuş aracın bi parçası olmuşsunuzdur artık..

 yol süresince abiyle sohbet ediyor ığdır da nereleri gezebilirim diye bigi alıyorum o da bana doğubeyazıta git diyor gelde ölme:)

 yol baya uzun geldi bna ığdırın ilçesi olan tuzlucaya girdik aracın ufak bi bakımı yapılırken bnde tuzlucanın ana caddesinde bi tur attım..



ığdırı da baya merak ediyorum doğudan tamamıyla farklı bir iklimi ve kültürü var diyorlardı hatta ığdır için doğunun akdenizi denir..
 
sonunda ığdıra vardık bn teşekür edip indim abi yoluna devam etti.ilk işim karnımı doyurmaktı biraz dolandım gerçekten de ığdır fazlasıyla sıcaktı hemen hırkamı ve gömleğimi çantama sıkıştırdım.karnımı 2,5 tl ye yediğim bi dönerle doyurduktan sonra bi kahveye geçip bi çay içim dedim hem amcamlada biraz sohbet ettik..
  
çayın parasın ödetirmedi ama bn yine masaya bırakıp kalktım.
ığdırın bi caddesi..ağrı dağı en güzel ığdırdan görünürmüş ama hava bulutlu olduğundan bn bi türlü o güzeliğe şahit olamadım..

 burası ığdırın cumhuriyet meydanı tabi miting var zaten gezi süresince 2-3 yerde mitingle karşılaştım bu çok canımı sıktı etraf karışık oluyor ve rahat bi şekilde gezemiyorsunuz..tabi bn bunların hiç birini umursamayıp ığdırı bütün arka sokaklarına kadar gezdim zamn var zaten geceyi burda geçirecektim..

 bi yerde bi sergi vardı öğrencilerin hemen daldım içeri..
 
ığdır üniverstesi merkezin göbeğinde.ığdır belediye binası gibi duruyor zaten.burda fotoğraf çekerken 30 lu yaşlarda biri yanaştı hayırdır birader ne yapyosn buralı gibi görünmüyorsn dynce güvenlik görevlisi sandım meğer sivil polismiş öğretmen olduğumu ve gezdiğimi söyledim bir süre kendisiyle sohbet ettik sonra bu gece kalmam için evine davet etti..

 bnde az önce öğretmen evinden yer ayırmıştım yoksa kalırdım deyip kendisine davetinden dolayı teşekür ettim.ermeni anıtına gitmemi önerdi nasıl gideceğimi de tarif etiktn snra ayrıldı.bnde eşyalarımı öğretmen evine yerleştirp bi duş aldım bi yarım saat dinlendikten sonra ığdırı akşam gezmek üzere dışarı çıktım..
 
böyle dışarda yapılıp satılan yemekler nedense bna çok lezetli geliyor hem ucuz da 2 tl ekmeğin arasında herşey vardı ciğer,köfte,biraz tavuk eti birazda bişeye benzetemediğim farklı bi et türü ama gerçekten çok lezetliydi..

 karnımı doyurduktan sonra bir süre daha dolaştım ve hem dinlenmek hemde yol günlüğümü yazmak için bir çay evine girdim..

 limonlu kıtlama çayımı içtikten sonra saat yaklaşık 21:30 a geliyordu.çayımı içtikten ve kahve sahibiyle biraz sohbet ettikten sonra kalkmalıydım öğrendiğim kadaıyla ığdırda hayat erken bitiyormuş bu nedenle akşam bi kaç tur atıktan sonra gidip yatmalıyım herzaman ki gibi ölesiye yorgunum..

 meydanda bulunan parkta iki çay bahçesi var birinin adı umut tam karşısında bulunanın adı da kader ,ya kaderinize boyun eğiceksiniz yada umudunuzu yitirmeyeceksizniz mesajlarını veriyordu sanırım hangisi hayat felsefeniz ise o cafe ye girersiniz artık..
 
geceyi geçirdiğim ığdır öğretmen evi.sabah kalkıp ığdır daki ermeni anıtını görecektim ama sonradan vazgeçtim zaten rotamda da bi değişiklik yaptım,normalde doğubeyazıta uğrayıp ordan muşa geçecektim ama şimdi doğubeyazıtan direk van ercişe geçmek daha hoş göründü van gölü kenarında bir tur daha zevkli ve huzurlu olacaktı hemde erciş,ahlat ve tatvanda arkadaşlarım vardı onlarada kısa süreli uğramış olurdum..
 
ığdırdan doğubeyazıta beni keçi ticareti yapan bi transit getirdi.keçilerle yolculuğun güzel olacağını düşünmüştüm ama bi keçinin çantama pisleyeceğni tahmin etmemiştim.burda ki bakkalda ıslak mendilerle falan çantamı temizlemeye çalışıyorum ama nafile aman Allahım o nasıl keskin ve iğrenç bi kokudur sanki sırtımda bir keçi taşıyorum ne yaptımsa da kokuyu gideremedim. beni bundan sonra arabasına alacak kişiler hayvan ticareti yaptığımı hatta bizat hayvan olduğumu sanabilirler.bu benim canımı hem sıktı hem güldürdü çünkü kendim atlamıştım keçilerin arasına bi kaç fotoğrafta çektim ama ndense o görüntüleri bulamadım özellikle o pisliği yapan keçiyi ömür boyu unutmayıp her gördüğümde sövim diye koyacaktım buraya.bu nedir kardeşim yaa..(günlükten alıntı)

doğubeyazıta kısa dönem askerlik görevini yapan arkadşım fatihi de ziyaret ettim süzülmüş garibim ama iyi olmuş.çok sevdiğim bi arkadaşımdır yaklaşık 2 saat kendisiyle sohbet ettik bu hem bna hemde ona çok iyi geldi mutlu oldu gariban:) bi selam çakta ona göre komutanda izin alim dedim..

askerimizi de ziyaret ettikten sonra ishak paşa sarayına doğru yola koyuldum.ve beni alan bi arabayla oraya vardım hava yağmurluydu bi ara vazgeçecekim ama sonra devam etim..
 
ishak paşa sarayı türkiye de en iyi şekilde korunmuş ve mutlaka görülmesi gereken saraylardan biri.saray zamanın da koruma altına alınarak restorasyon çalışmaları en iyi şekilde yapılmış nadir tarihi yapılarımızdan biri..
söylentilere göre osmanlıyı ziyarete gelen iran elçisi bir süre burda konakladıktan sonra topkapı sarayına gitmiş ve ishak paşanın sarayının görkeminin ve güzeliğinin etkisinde kaldığını söyleyince zamanın padişahı bunu kendine yediremeyip ishak paşaya kızmış ona karşı cephe almıştır..

su ve süt çeşmesi burdan hem su hemde süt aynı zamanda durmadan akıyormuş..
 
aynı zamanda bu saray için hem cenneti hem cehennemi barındırdığı söylenir.kalorifer ve kanalizasyon sistemin bile bulunduğu sarayda mükemel bi tasarım ve görkem varken zindanlarınında bugüne kadar görülmemiş derecede korkutucu olduğu söylenir..zindanlar sarayın altında bulunuyor baya karanlık bir kaç oda ilerledikten sonra geri dönüyorsunz..

bütün fotolarımı bu japon arkadaşa çektirdim.o beni çekiyor bnde onu çekiyordum ama aramızda iletişim yoktu..


sarayın ön avlusu.sarayın içinde cami,kütüphane,hamam,modern tuvalet,teras kat, kumbetler ve daha bir çok şey bulunuyor..

sarayın tuvaleti..tuvaletin manzarası bile var hatta ishak paşanın bir çok önemli olayı burda düşünüp karar verdiği söylenir..
bu da tuvaletin penceresinden manzarası..
 
iç kapı.geziye gelen öğrencilerle bir kaç fotoğraf çektim..
 
sarayın depolarının buunduğu alt kısma giden merdivenler..
 yıpranmış bir baş heykel ve kilise sarayın hemen dışında..

sarayın arkasındaki dağ tabi ishak paşa sarayından çok daha önce yapılmış bu dağa bu suru kim yaptı hangi maksatla bir türlü akıl erdiremedim..

saraydan surlara doğru giderken hayat devam ediyor teyzem halı yıkıyordu..
  
şehre doğru inmeye başlamışken birden surlara doğru yöneldim bazen kendime anlam veremiyorum o tepeye niçin yürüyorum bilmiyorum..hava da yağdı yağacak..

ahmed-i hani türbesi..
  
 ordan bi pazar.duamı da ettikten sonra saat 14:00 e geliyordu ve bn daha hiçbir şey yememiştim etrafı biraz dolandıktan sonra satılan hiçbir yiyecek görmedim şanslıyım ki orda döner yapan bir gezi grubu beni davet etti yalnız bn fazla zamanımın olmadığını yağmur yağmadan tepeye çıkmamgerktiğini söyleyerek ekmek arası dönerimi alarak..

tepede güzel bi manzarada yemeye karar verdim ayranım yoktu çantamdaki meyve suyumu ishak paşaya çıkarken içmiştim.çok az suyum vardı bununla idare etmek zorundaydım ama o kadar açtım ki ve..

manzara mı da bulunca yemeye başladım.bir zamanlar ishak paşanın kahvaltısını yaptığı yer olabilirdi burası.gerçekten insanı rahatlatıyor huzur dolu ve serin bir tepe.. 

tepede hemen arkadaş buldum kendime iki ağrılı genç buralı olmalarına rağmen ilk defa gelmişler..

ne kadar bana daha yukarıya çıkma orda yol yok deselerde bn aldırmadım eğer orda insana ait bir yapı varsa bnde onu görmeliyim dedim ama yol da kaldım..
 
elemanlarla baya eğlendik..
  
doğubeyazıtı ayakları altına alan ishak paşayı da ayaklarımın altına almayı kafama koymuştum bi kere..

hem tepeye çıkmak hemde inmek beni epeyce yormuştu çok fena terledim zaten tepeye çıktıktan bir süre sonra güneş açmıştı..
neyseki tepeden indikten sonra gezi yapan bir grup öğrenci otobüsüne binip doğu beyazıta kadar gittim..

ve bir sonraki gün tekrar ıssız bir yerdeyim.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder