6 Haziran 2010 Pazar

sokakta..(2.kısım)


bir kaç denemem de başarısız olduktan sonra beklemeye devam ettim tabi bu arada yürüyorum da.bazen saatlerce yürüdüğüm oluyor ama otostop yaparken en fazla bir saat beklemişmdir..

sonra geçen bir bmw beni aldı.burada ne aradığımı sorduklarında yol da kaldığımı söyledim.zaten arabasına her bindiğim kişiye çıktım doğuanadolu turuna geziyorm diye bişey söylemiyorm tabi bu en başta tedbir amaçlı genelde beni aldıkları yerden bir sonraki mesafeye gitmekte olduğumu söylüyorm..
 
beni vanın muradiye ilçesine kadar getirip bıraktılar.iyi bi yolculuk ve güzel insanlarla beraber zevkli hale geliyor.
bir süre sonra bi doblo durdu.bi amca yeğen vanın çaldıran ilçesinde oturuyorlarmış bi akrabaları gelmiş erciş yakınlarına gidip onu alacaklarmış.tabi samimiyeti kurduktan sonra 'zaten ben insanlarla iki dk sohbet etikten sonra duvarlarını kırıp kanka oluyorum',beni ercişin göbeğine kadar bırakıcaklarını söylediler..
 
van gölünün kenarında ercişe doğru devam ettik elemanlar tuturdu bi kahvemizi içmeden göndermeyiz diye..
  
van gölü gerçekten çok güzel oraya giderseniz mutlaka etrafında araçla bi tur attın, ki ben bunu bi sonraki motor turumda yapıcam inş..
 
ve ercişin girişinde hemen yolun sağ tarafında van gölünün karşısında bulunan yunus emre çay bahçesine girdik..

cafe çok otantik küçük oda şeklinde bölmelerin oluşturduğu tarihi bir yapıyla donatılmış enfes bir yer gerçekten..sanki bir cafe değilde müze içinde yok yok..

ve cafe sahipleri çok cana yakın..

bunlar beni muradiyeden alıp cafeye getiren amca yeğen çok temiz insanlar bnde onlara söz verdim çektiğim fotoğrafı adreslerine göndericem diye..

cafede bir süre oturduktam sonra beni ercişte bıraktılar.ercişte üniversteden arkadaşım nahit oturuyordu ve ona süpriz yapıcaktım yeni açtığı bi cafesi vardı keyifhane diye bi kaç kişiye sorduktan sonra..


cafeyi bulup içeri girdim içerde nahiti ararken birden karşımda beliriverdi.bir süre inanamadı bnm orda olduğuma sonra birbirimize sarılıp bolca hasret giderdik.

 
bira sohbet ettikten sonra bna yorgunsan arkada yer var uyuyabilirsin dedi.bnde arkaya geçip bir süre dinlendimkalktığımda saat 21:30 gibiydi.saat 23:00 kadar onunla cafede takıldık..

son müşteriyi de gönderdikten sonra nahitlerin eve doğru yola koyulduk.tabi evde şirinmi şirin olan annesi bizi güzel yemekleriyle karşıladı.karnımızı doyurduktan sonra nahit hadi çıkp arabayla biraz dolaşalım dedi..

 ve ercişi gece biraz gezdikten sonra van gölü kenarında bir yerde bir banka oturup bir süre orda muhabet ettik.yaklaşık saat 01:00 sularında eve döndük,bilgisayar karşısına geçip üniverstedn fotoğraf ve videolarımıza bereber izleyerek eski günleri yad ettik.tarif edilemez bir tadı vardı gece 03:00 gibi falan uyuduk..

ercişi daha önce gezdiğimden sabah bir güzel kahvaltımızı yapıp tekrar yoluma devam ettim ,nahit ne kadar ısrar etsede bi otobüse bindirimde öyle git diye sihri bozulur deyip herşey için teşekür ettikten snra (saolsun) vedalaşıp ayrıldım..

yolda bi kaç arabayla parça parça ilerledikten sonra kahvaltı yapan geçimini ağaç soyarak geçinen işçilere rastladım zaten yorgundum davet edince hiç ısrar etmedim daldım sofraya..

karnımı doyurup onlarında hikayelerini dinledikten sonra artık tekrar yolla çıkmak için hazırdım yemek ve sohbet için teşekür edip helalik isteyip kalktım.çok üzülüyorum böyle insanlar düşünsenize güneşin önünde hiç durmadan çalışıyorlar.45 yaşındaki abi 13 yaşından beri bu işte çalışıyrmuş..
bir süre sonra bir traktöre bindim böyle arçlarla seyahat etmek nedense çok hoşuma gidiyor..

yine bn, çantam ve tabela.kendimi çekemediğim durumlarda buraları unutmamak için çantamı koyup çekiyorum.o da bnm bi parçam sayılır.. 

 artık bi arabanın içindeyim gerçekten yoldayken o kadar güzel şeylerle karşılaşıyorsunuz ki bunların ancak 10 da 1 ni fotoğraflara yansıtablmişimdir.traktörden sonra epeyce bi yürüdüm sonra bi itfaye aracı durdurduğuma bn bile..
 
inanamadım.şuana kadar ki en farklı yolculuğum oldu herşey çok güzel gidiyor.abi bi plaja su götürdğünü söyledi yapma abi dedim burda ne plajı deynce gel seni de götrm dedi zamanım yok ahlata gitmem lazım desemde..

bir süre sonra beni ikna etti.yoldan sapıp van gölüne doğru içeri girdik..
bna çay ısmarlayan plaj bekçisi amca..

bu ağaç gölgesi ve vangölünden esen serin rüzgar itfaye aracının sıcaklığından sonra çok ii geldi.

işte plaj bir grup ilkokul öğrencisi öğretmenleri tarafından piknik amaçlı getirilmiş..  

elemanlarla vedalaşıp plajdan çıkıp tekrar ahlata doğru devam ettim.yolculuğumda sorun şu ki 3 saat önce ercişten çıkmama rağmen halla ahlata varamadım.. 

  beni adlcevaza getiren araçta üzerime yoğurt döküldü.çünkü oturmam gereken yerde bir kova yoğurt vardı bnde onu kucağıma aldım araç salanırken yoğurdun bir kısmı üzerime döküldü abi yoğurt döküldü dedim bişey olmaz ev yoğurdu deyince nasıl rahatladım anlatamam..

adilcevaz yukarda restorasyonu yapılmış bir cami daha var hem bunu hemde yukarı çıkıp onu gezdim yukardaki cami mimar sinanın öğrencileri tarafından yapılmış,yarısı toprak altındaymış sonradan çalışmalar sonucu tamamı gün yüzüne çıkarılmış tepede de bir kale var yine..

   
adilcevazda bir süre dolandıktan sonra gelen bi tır bni aldı.tacikistandan geliyormuş tır ile yaklaşık bir 20 gün sürüyormuş gitmediği ülke kalmamış elemanın ispanyadan tutunda,ukrayna,çin dahil hemen hemen bütün ülkelere mal götürmüş.beni ahlata kadar getirdikten sonra saat 13:00 bulmuştu ne yaptımsada yemek ısmarlamak istedi saolsun kendisiyle bi restoranta güzel bi yemek yedim.gerçektende acıkmıştım karnımı tıka basa doyurdum..
 
sonra teşekkür edip ayrıldım,ahlata görev yapan çağatayı arayıp ahlata vardığımı söyledim tabi kendisini daha önce arayıp geleceğimi söylemiştim..

 onunla bi cafede oturup çay içtikten sonra tarihi osmanlı kalesine doğru yola koyulduk. 
ahlatan kümbetler.sağ taraftaki ustanın eseri ,sol taraftaki ise kalfasının eseriymiş..

kalenin içerisinde bir çok yapı var ama bakımsızlıktan çok kötü durumda hepsi..
  
amcam nasıl ?ilk başta çoban olduğunu sandım ama bu keçiler ve koyunlar onunmuş..

meğer çağataylarda o gün öğretmenler ve 8.sınıf öğrencilerle piknik yapmaz mı..

kale gerçekten çok büyük ama çok yıpranmış ve restorasyon namına birşey yok hem üzülüyor hemde sinirleniyorum böyle durumlara etrafındaki duvarların taşaları bile insanlar tarafından sökülmüş.piknikte kalenin içerisinde zaten..
  
bu sofrada ki hiç kimseyi tanımıyorum..ızgaraları yapanın eline sağlık çok aç olmama ma rağmen yine götürdüm bi kaç tane..
 
piknikte baya zaman geçirdikten sonra hava kararmadan çağatayla selçuklu mezarlığına doğru yola koyulduk..
  
dünyanın en büyük anıtsal mezarlığı.içerisinde yaklaşık 8 bin selçuklu mezarlığı bulunuyor.her mezarın başında bir taş var o taşın büyüklüğü orda yatan kişinin devlete ne derece yüksek düzeyde ve önemli olduğunun göstergesiymiş..bir süre mezarlığı gezdik daha sonra.

dua edip güneş batmadan çağatayın evine doğru yola koyulduk..
 
akşam çağatayla bi yere yemek yemeye gitik sade bi yerdi ama uzun süredir bu kadar güzel kıymalı pide yememiştim.sonra yantaraftaki cafe ye geçip biraz oturduk o kadar yorgunumki ayaklarımın ağrsı başıma vuruyor adeta gidip bian önce duş alıp uyumak istiyordum..

 eve geçince hayatımın en güzel duşlarından birini aldım su okadar rahatlatıyordu ki beni hiç çıkmak istemedim.yarınsabah tekrar yola koyuldum çağatayla bi yerde kahvaltı yaptıktan sonra ordan ayrılıp bitlis tatvana doğru yolla koyuldum saolsun çağatay çok misafir perverdi.bu yazıyıda kuruması için balkona astığım havlumu sabah unutmayıp alayım diye yazmış..

 tatvana beni bitlis milli eğitim müdürünün şöfürü getirdi.tatvanda görev yapan matematikçi arkadaşım ismaili de okulunda ziyaret ettikten sonra tatvanı daha önce gezdiğimden elemandan ayrılıp..
 
bitlis merkeze doğru yolla koyuldum..

bi kaç araçla bitlisin girişine kadar geldim.

 bitlisin girişinde bulunan el-aman hanı çok büyük bir han ve çok güzel restore edilmiş..

hanın içirisinde bi organizasyon vardı içerde iki kişi oyuruyordu biri kordinatör diğeri ise üniversitede bölüm başkanıydı onlara yönelip tanıştım sonra yanlarına oturup biraz sohbet ettim o gün normalde üniverstenin mezuniyet töreni yapılacak akşam da konsere yusuf güney gelecekmiş bundan han ziyaretçilere kapatılmış saolsun bölüm başkanı bnm hanı gezebilmem için görevlilere işaret verdi bnde hanı güzel bi şekilde ..
dolaştım.teşekkür için yanlarına geldiğimde beni akşamki konsere davet ettiler zamanın yok ama fırsat bulursam geleceğimi söyleyerek ordan ayrıldım..
yolun karşısına geçip ışıklara kadar yürüdüm başarısız bir kaç denemeden sonra herhengi bi araç durmadı.bir süre sonra ilk defa farklı bir taktik uyguladım ışıklarda duran bi araca doğru yanaşıp camı açmaları için işaret yaptım 'bitlise gidiyorsanız benide götürebilirmisinz' dedim.araçtan biri nazik bir şekilde bitlise değil emniyete gidiyoruz gidiyoruz dedi araçtakiler sivil polisti,tabi verdikleri bu cevap benm araca binmemi garantiliyordu tamm bni oraya kadar bırakırmısınız ve arçtayım..

bni emniyete bıraktılar bitlise gitmek için bir süre yürüdüm baktım olacak gibi değil şehir içi dolmuşlarına bindim.ilk işim yemek yemek ti ha bide makineye pil alacaktım önce pil aldım sonra gözüme ilk çarpan pideciye girdim merkezde bu tarz küçük pideci yerleri var kıymalı pide 2 ytl pek lezetli olmasada karnımı doyurmuştum..
 
artık hem dinlenmiş hemde karnımı doyurmuştum artık bitlisi gezebilirdim.bu arada hem pideleri yapan ustadan hemde pileri aldığım elemandan bitlis hakkında ve gezebilecek yerler hakkında biraz bilgi aldım.dışarı çıktım tam bi dükkanın öünden geçerken takım elbiseli biriyle göz göze geldim geri döndüm çünkü kültürlü birine bnziyordu ve bitlis hakkında bilgi alabilirm diye düşündüm.
geri dönüp dükanın kapısındanpardon bakarmısınız dedim.bitlisin tarihi yapısı hakkında bilgi almak istediğim kişi il kültür ve turizm müdürü çıkmasın mı.beni hemen yerine davet etti kale normalde kapalı ama sana açtırırım dedi.bitliste 5 minareyi herkes duymuştur işte o beş minarenin beşide farklı biyerde merkeze dağılmış bir şekilde bulunuyormuş.biraz daha sohbet edip bilgi aldıktan sonra kendisine teşekür edip yanndan ayrıldım mutlaka bna uğra dedi ama zamanım yoktu..
  
o beş minareden birinciyi buldum.sora sora harbiden bağdat bulunur. valla..ben bu şekilde çine bile giderim..

 tarihi minare caminin biraz dışında cami daha sonradan yapılmış..
  
bitlis kalesi merkezin ortasında yükseliyor..
 
burası bitlisin ana caddesi bitlisi boylu boyunca ara sokaklarıyla gezdim..
bitlis ayaklarımın altındasın.bitlisin yolları ben yürüme manyağını bile mahveti öyle yolları varki..
bitlis kalesi..
 selçuklular zamanında yapılmış olan ıslahiye medresesi..

ıslahiye medresesi il kültür ve türizm müdürlüğü binası olarak kulanılıyor garip olan içerisi resmi bi bina olarak memurlarıyla işlerini yaparken siz hana girip heryeri gezibiliyorsunuz içerdekiler okadar alışmışlar ki hiç rahatsız olmuyorlar..

bitlisin eziyetli yokuşunu bir süre çıktıktan sonra şehir içi bir dolmuşla şehir dışına kadar çıktım bi arçla güroymak,a kadar gittim..

 
gördüğünüz herşey hakında detaylı ve güvenilir bilgiye ulaşırsınız..

  
bitlis muş arası ovalar.gerçekten muhteşem.burasıda beğendiğim bir diğer güzergah oldu bitlis- muş arası.

 
muş mekez muşun ana kavşağı..


 ve alparslan heykeli..

ve muşa vardım o kadar yorgunum ki ayaklarım ve gözlerim sanki bnden ayrılmak istiyor..

muşun ana caddesi.boylu boyunca bi caddesi var göbek çarşı merkezi gibi bi yer yok yani..


muşu öğlene kadar gezdikten sonra bingöle geçmek üzere yola koyuldum..

 
burda yaklaşık yarım saat bekledim yol çalışması olduğundan yol tek şerite indirilmiş bu da aracın durmasını zorlaştırıyor..


bnde çantamı alıp o yolu geçmeye karar verdim sıcak öyle yaktıki beni anlatamam..

ve tabelalar bingöl yaklaşık bir buçuk saat sürüyor ama bn solhana geçicektim çünkü orda görev yapan bi arkadaşım vardı geceyi onda geçirip yoluma devam edicektim..

 
beni alan araç bi on km e ilerledikten sonra sola çekip durdu karşı yolda bi kalabalık vardı meğer taziye varmış biz bi dua edip gelelim dedi aracı bni aracın içerinde bırakıp gittiler araç sıcak olduğndan inip dışarda beklemeye bşladım..


bir süre sonra gelip yola devam ettik.bi yol ayrımında bıraktılar bni..
yol boyunca ovalarda otlayan koyun ve inekleri görebilirsinz..


  bir süre sonra bi tır bni aldı,solhana yük götürüyormuş bni de orda bırakıcaktı..

solhana vardıktan sonra arkadaşı arayıp verdığımı söyledim bi kahvede oturup çayımı içerken onun gelmesini bekledim,geldikten sonra solhanı biraz gezdik kendi çapında küçük bi ilçe burhana çopk yorgun ve çok aç olduğumu söyledim bni bi an önce eve götür bi duş alıp dinlenim kardeşim..
 
geceyi öyle geçirdik dinlendim duşumu aldım giyisilerimi yıkatım.sabah burhan okuluna gittiğnden bn öğlene kadar uyudum sabah burhanın ev arkadaşı kahvaltıyı hazırladıktan sonra beni uyandırdı saolsun..


geceyi geçirdiği ev.burhan geldiğinden evden çıkıp bingöle doğru yolla koyulduk yüzen ada ücra bi yerde olduğundan oraya gidemedik..


önümden koşarak geçen fırlama çocukları çevirip gelin la bi fotoğraf çekelim dedim.küçük kız tam garezlik, valla..

ve bingöl merkez..
yine miting var..

bingölü biraz dolandıktan sonra bi yere gidip yemek yiyelim dedik yol boyunca oldukça tutmlu olan ben orda batım.şu ana kadar sadece 100 tl harcadım onun da büyük bir kısmını pil parası oluşturuyor..


  bi güzel sarma beytimizi yedik karnımızı doyurduktan sonra bingölü de iyice gezip arkadaşla vedalaştıktan sonra elazığa doğru yola koyuldum gazam mübarek olsun daha şırnağa gidicem..











 

2 yorum:

  1. kentleri tasvir etmeyi,henüz keşfedilmemiş bir hazineye benzetirim hep...hazineyi değerli kılan aslında ona ulaşma çabasıdır...tozlu sayfaların yanı sıra,bir hikayeyi zamana meydan okurcasına fotoğrafta buluşturmak öyle sanıldığı gibi kolay değildir..fotoğraf sustuğunda bile hala çığlıklarını duyabiliyorsak,görmenin ötesine geçmişizdir..sen çok güzel yakalamışsın belli kareleri..bazen çok yalnız bazen çok kalabalık...her parçanın bütüne ulaşma çabası ayrıca,çalışmana ayrı bir zenginlik katmış...ben çok beğendim...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. gezmek değil görmek değil fotoğraf çekmek hiç değil lakin becerememde benimkisi yolda olmaktır.cam kenarından bakabilmek ve 'ben sadece geçiyorum' demek.hikayeler dinlemek ,yaşamlara ortak olmak,bir yabancıyla yılardır tanışıyormuşçasına kahkaha atmaktır,
      beğenmene sevindim..tşkrler..

      Sil